Cumhuriyet Olmasaydı, Kimin Önünde Eğilirdik?
Bazı tarihler vardır, yalnızca takvimde değil, milletin vicdanında yer eder. 29 Ekim 1923 işte o tarihlerden biridir. Çünkü o gün bir yönetim şekli değil, bir kader değişmiştir. O gün bir millet, “Artık kendi geleceğimin sahibiyim” demiştir.
Cumhuriyet olmasaydı belki toprağımız olurdu ama vatanımız olmazdı. Belki sultanımız olurdu ama milletimiz olmazdı. Bugün Kulun Kul’u değil ve “Biz sadece Yaradan’a eğiliriz” yani Millet’iz diyebiliyorsak, o bile Cumhuriyet sayesindedir.
*********************
Bazı tarihler vardır, yalnızca takvimde değil, milletin vicdanında yer eder.
29 Ekim 1923 işte o tarihlerden biridir.
Çünkü o gün bir yönetim şekli değil, bir kader değişmiştir.
O gün bir millet, “Artık kendi geleceğimin sahibiyim” demiştir.
Kula kulluğun yerini, millet iradesi almıştır.
Cumhuriyet bir rejim değil, bir kurtuluş bilincidir.
Mazlum milletlerin zincir kırışı, Anadolu’nun taşına toprağına kazınmış “Bir daha esir olmayacağız” sözüdür.
Savaşta kazanılan zaferin, hukuk ve insanlık onuruyla taçlanmış halidir.
*********************
Cumhuriyet, bize sadece bir yönetim değil; bir bilinç, bir sorumluluk ve bir kimlik verdi.
Bu topraklarda artık “ben kimim?” sorusunun cevabı, bir hükümdarın gölgesinde değil; bir milletin ortak vicdanında bulundu.
Eğitimin kapısı köy çocuklarına kadar açıldı, kız çocukları okuma hakkını aldı, halk kendi kaderini sandıkta belirlemeye başladı.
Cumhuriyet, “efendiler yoktur, millet vardır” diyerek bu ülkenin tüm insanlarını aynı değer çizgisine koydu.
Ama en önemlisi şudur:
Cumhuriyet, “sonsuz bir özgürlük” değil, “sorumlulukla taçlanmış bir hürriyet”tir.
Çünkü Cumhuriyet yalnız kazanılmaz; korunur, yaşatılır, yenilenir.
Her nesil kendi Cumhuriyet’ini yeniden inşa eder, yeniden anlamlandırır.
************************************
Cumhuriyet olmasaydı...
Cumhuriyet olmasaydı, belki minarelerimiz olurdu ama ezanımız hür olmazdı.
Belki mabetlerimiz olurdu ama inançlarımızın güvencesi olmazdı.
Dinini yaşamak isteyenle düşüncesini söylemek isteyen arasında hâlâ duvarlar olurdu.
Bugün “Biz sadece Yaradan’a eğiliriz” diyebilen her bir yürek, farkında olsun ya da olmasın, o cümleyi özgürce söyleyebilmesini Cumhuriyet’e borçludur.
Çünkü Cumhuriyet, inancı da düşünceyi de özgür kılmıştır.
Cumhuriyet olmasaydı, kadınların adı olurdu belki ama sözü olmazdı.
Sandığa gidip seçemez, kürsüye çıkıp konuşamaz, toplumun karar mekanizmasında yer alamazlardı.
Köydeki kız çocuğu kaderine razı olur, şehirdeki genç fikirlerini gizlemek zorunda kalırdı.
Bir milletin yarısı susturulduğunda, aslında tamamı sessizliğe mahkûm olurdu.
Cumhuriyet, işte o sessizliği bozan büyük ses olmuştur.
************************************
Cumhuriyet, temel taşlarımızın adıdır
Cumhuriyet bize yalnızca bir yönetim biçimi değil, bir kimlik ve omurga kazandırdı.
Egemenlik millete ait oldu.
Yargı bağımsız, eğitim eşit, düşünce hür hale geldi.
Devlet, dinin teminatı oldu ama dini yönetmeye kalkmadı.
Kadınlar toplumun süsü değil, söz ve karar sahibi oldu.
Vatandaş, tebaa değil; iradesiyle devleti yönlendiren bir birey haline geldi.
Bu topraklarda bir gün bile özgürce ibadet edebilmek,
bir oy pusulasına kendi tercihimizle mühür basabilmek,
fikrimizi yazabilmek, eleştirebilmek…
Bunların her biri, Cumhuriyet’in sessiz devrimleridir.
Cumhuriyet yalnızca bir sistem değil, bir bilinç ve bir sorumluluktur.
Her nesil onu yeniden anlamak, yeniden savunmak zorundadır.
Çünkü Cumhuriyet, sadece kurulduğu gün değil, her gün korunur.
Bir milletin vicdanı diri kaldıkça, Cumhuriyet de yaşar.
*********************************
Ve bugün…
Hâlâ başı dik yürüyebiliyorsak,
hangi inanca sahip olacağımıza, hangi fikri savunacağımıza kendimiz karar verebiliyorsak,
kadınlarımız fikir öncüsü, gençlerimiz umudun sesi olabiliyorsa...
Bunu, 29 Ekim 1923’te yakılan o meşaleye borçluyuz.
Cumhuriyet bir ideolojinin değil, insan onurunun sembolüdür.
Onsuz bir yarın düşünmeye çalışın…
O zaman anlarsınız ki Cumhuriyet sadece bir bayram değildir;
bir milletin kendi kaderine attığı en asil imzadır.
Cumhuriyet bize bir taht değil, bir vicdan bıraktı.
O vicdan, yüzyıllar geçse de, bu milletin yüreğinde yanmaya devam edecek.
 
													