Kurtuluş Savaşı Yazıları: “1. Dünya Savaşı ve Mustafa Kemal Atatürk” (Bölüm 1)
İki Alman savaş gemisinin katılımıyla Osmanlı Donanması 27 Ekim’de Karadeniz’de Rusya’ya taarruz etmiştir. Böylece, Osmanlı Devleti savaşa katılmıştır. Bu sırada Atatürk, yarbay rütbesindedir ve Sofya’da askeri ataşe olarak görev yapmaktadır. Osmanlı Devleti savaşa katılınca, cephede fiilen görev almak istemiştir.
Birinci Dünya Savaşı, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahdının 1914 yılının haziran ayında bir Sırplı tarafından Saraybosna’da öldürülmesinin ardından başlamıştır. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, 2 Ağustos’ta Almanya ile bir ittifak anlaşması imzalamıştır.
Bundan bir süre sonra da iki Alman savaş gemisinin katılımıyla Osmanlı Donanması 27 Ekim’de Karadeniz’de Rusya’ya taarruz etmiştir. Böylece, Osmanlı Devleti savaşa katılmıştır.
Bu sırada Atatürk, yarbay rütbesindedir ve Sofya’da askeri ataşe olarak görev yapmaktadır. Osmanlı Devleti savaşa katılınca, cephede fiilen görev almak istemiştir. Bunun üzerine 20 Ocak 1915’te Tekirdağ’da kuruluş aşamasındaki 19. Tümen Komutanlığına atanmıştır.
Bir süre sonra İtilaf Devletleri (Şubat 1915’te) Çanakkale Boğazı’nı geçmek için deniz harekâtı başlatmış fakat bunda başarısız olmuştur. Bunun üzerine 25 Nisan’da karaya asker çıkarılmıştır. Kara muharebeleri başlayınca 19. Tümen Gelibolu bölgesine gönderilmiş ve böylece Atatürk muharebelere katılmıştır.
Atatürk, muharebelerde gösterdiği başarılar üzerine Albay rütbesine terfi etmiş ve kolordu seviyesindeki Anafartalar Grup Komutanlığına görevlendirilmiştir. İtilaf Devletleri taarruzları başarısız olup muharebeler şiddetini kaybedince, Ocak 1916’da Edirne’deki 16. Kolordu Komutanlığı’na atanmış ve bir süre sonra bu birliği Diyarbakır’a intikal ettirmiştir. Bu intikal sırasında generalliğe terfi etmiştir.
Doğu Cephesi’nde önce 16’ncı Kolordu komutanı, sonra da 2’nci Ordu Komutanı Vekili olarak Rus ordusuna karşı başarılı muharebeler gerçekleştirmiştir. 1917 yılında Rus ordusunun Anadolu’daki ilerlemesi durdurulmuştur.
Irak ve Filistin’de ise İngilizler hızla ilerlemiş ve ülkenin güneyinde büyük bir tehdit oluşturmuştur. Bunun üzerine Enver Paşa, 24 Haziran 1917’de Halep’te, Mustafa Kemal Paşa’nın da katıldığı bir toplantı düzenlemiştir.
Bu toplantıda; Mustafa Kemal Paşa’nın komutasında 7’nci Ordu Komutanlığı ve General Erich von Falkenhayn komutasında Yıldırım Ordular Grup Komutanlığının kurulacağını, 7’nci Ordu ile Irak’ta bulunan 6’ncı Ordu’nun Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığına bağlanacağını bildirmiştir.
Bu yapılırsa Güney Cephesi’ndeki harekâtın sevk ve idaresinde Almanların hâkim konuma geleceğini gören 4’üncü Ordu Komutanı Cemal Paşa buna itiraz etmiştir. Fakat Cemal Paşa’nın itirazı sadece emir komuta yapısına değildir. Yıldırım Ordular Grubu ile yapılması planlanan harekât da büyük sakıncalar taşımaktadır.
Plana göre; Dicle ve Fırat Nehri istikametlerinden ilerleyen İngilizlere karşı güçlü savunma hatları tesis edilmesi gerekirken, yetersiz kuvvetlerle taarruzi bir harekât icra edilmesi düşünülmektedir. Bu plana, Mustafa Kemal Paşa da itiraz etmiştir.
Bu itirazlara rağmen; 7 Temmuz’da Mustafa Kemal Paşa’nın, 11 Temmuz’da ise Falkenhayn’ın ataması onaylanmış ve 15 Temmuz’da Yıldırım Ordular Grubu kurulmuştur.
Bazı kişiler, Suriye-Filistin Cephesi’ndeki başarısızlıkları Atatürk’e yüklemeye çalışmaktadır. Ama, bu bölgedeki askeri birliklerin komutanı Mustafa Kemal Paşa değil, Alman generali Falkenhayn’dır. Savaşın sonuna kadar da emir komuta Almanlarda kalmıştır.
Mustafa Kemal Paşa bu cephede bulunan üç ordudan sadece bir ordunun komutanı olarak 1917 yılında iki ay kadar, 1918 yılında ise Mondros Mütarekesi imzalanıncaya kadar üç aya yakın bir süre görev yapmıştır. Bu görevleri sırasında Alman generaller ve etkili konumdaki Alman subaylarınca yapılan hatalar sebebiyle Mustafa Kemal Paşa ve Almanlar arasında sorunlar yaşanmıştır.
Örneğin, Falkenhayn’ın birliklerin muharebe için yeniden teşkilatlanmasında çok geç kalması ve “İngiliz ordusu gerisine çölden dolaşmak suretiyle bir taarruz yapılmasının mümkün olduğunu” düşünmesi, Mustafa Kemal Paşa ile fikir ayrılıklarına sebep olmuştur.
Falkenhayn, cephede incelemeler yapınca harekatın nasıl yapılacağına karar verememiş ve kararın Başkomutanlık Vekâleti tarafından verilmesini istemiştir. Fakat Enver Paşa da kararı ona bırakmıştır.
Bu süreçte 4’üncü Ordu Komutanı Cemal Paşa ile 7’nci Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa’ya pasif bir görev verilerek tüm cephenin sevk ve idaresi Almanlara bırakılmıştır. Mustafa Kemal Paşa, buna da karşı çıkmış ve düşüncelerini Falkenhayn ve Enver Paşa’ya iletmiştir.
20 Eylül’de ise Halep’ten bir rapor yazarak, Başkomutanlık Vekâleti’ne ve 4’üncü Ordu Komutanı Cemal Paşa’ya göndermiştir. Bu önerileri dikkate alınmayınca, ordu komutanlığından istifa ederek İstanbul’a gitmiştir.