Taş ve Bronza İşlenmiş Özgürlük, İzmir’deki Dokuz Eylül Anıtları
İzmirliler, semanın karardığı 15 Mayıs 1919 günü kaybettikleri özgürlüklerine, yaklaşık üç buçuk yıl sonra, 9 Eylül 1922’de İzmir’e giren, Mustafa Kemal Paşa komutasındaki TBMM Orduları sayesinde yeniden kavuştular. Bu sebeple İzmirliler için coşkuyla anmaya ve kutlamaya değer tek tarih, 9 Eylül günüdür ve bu mutlu ve kutlu gün için ödenen bedel gerçekten büyüktür.
14 Mayıs 1919 gecesi, emperyalizme direniş tohumlarının atıldığı Bahri Baba Parkı’na, İzmir’e yakışır bir anıtın dikilmesi temennisiyle…
İzmir üzerine çalışan bir akademisyen olarak, her 15 Mayıs ve 9 Eylül’de beni bir kaygı alır: Bilinenleri yinelemek. Bu sebeple o günlerde söz bana düştüğünde, İzmir’in işgali ve kurtuluşu hakkında ya hiç bilinmeyen ya da daha az bilindiğini düşündüğüm hususlara değinirim. Sayın Dilek Gappi, İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin, elinizde tuttuğunuz 9 Eylül özel ekine yazmamı teklif edince, erken cumhuriyet döneminde İzmir’e dikilmiş bir anıt-heykel ve bazı şehitlikleri tanıtmak istedim.
Neden mi? Benim kuşağımın, 12 Eylül 1980 darbesinden bu yana, Türk Kurtuluş Savaşı ve önderi hakkında, şahit olma talihsizliğine uğradığı o kadar çok şey var ki. ABD icazetli darbeci Kenan Evren’e yaranmak için yaptırılmış, estetik yoksunu çok sayıda Atatürk heykeli ve büstünün şuraya buraya dikildiğine tanıklık ettik. Milletin vekili olabilmiş bir utanmazın, “Yunan tarihinde Ege’de Türklerle bir savaş yok. Bizim tarihimizin en önemli savaşlarından biri Yunanlılara karşı verilmiş olan savaştır. Biz Milli Güvenlik Akademisi’nde oradaki şehitlikleri dolaştık. Bütün şehitlikler temsili” dediğini duyduk. Paltosu, şapkası ve bastonunu edinip “Atatürk’ün vücut bulmuş haliyim” diyebilen zibidileri; “keşke Yunanlılar kazansaydı” veya “cumhuriyet reklam arasıydı” diyen onursuzları gördük. Bitmedi, Anıtkabir’e gitmemek için, her 29 Ekim ve 10 Kasım’da hastalanan Cumhurbaşkanını; Çanakkale Savaşları’nın yıldönümü ile 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Atatürk’ün ismini anmayan veya anılmasına izin vermeyen zavallı kamu görevlilerini de gördük. Hepimiz gayet iyi biliyoruz ki, dahası da var.
İzmirliler, semanın karardığı 15 Mayıs 1919 günü kaybettikleri özgürlüklerine, yaklaşık üç buçuk yıl sonra, 9 Eylül 1922’de İzmir’e giren, Mustafa Kemal Paşa komutasındaki TBMM Orduları sayesinde yeniden kavuştular. Bu sebeple İzmirliler için coşkuyla anmaya ve kutlamaya değer tek tarih, 9 Eylül günüdür ve bu mutlu ve kutlu gün için ödenen bedel gerçekten büyüktür. Bu yazıda tanıtacağım anıt-heykel, 15 Mayıs 1919 günü, işgalcileri kurşun yağmuruna tutarak Türk insanı, Türkiye ve İzmir’in gurur abidesi olan şehit gazeteci Hasan Tahsin Bey’e aittir. Anıtlarla süslenmiş şehitliklerin tümü ise, 9 Eylül 1922 sabahı İzmir kapılarında şehit düşen kahraman Mehmetçiklerin ebedi istirahatlerdir. Onların aziz hatırasını hatırlamak ve hatırlatmaya aracılık eden bu mekânlar, ulusumuzun dünya tarihine kazınmış özgürlük mücadelesini küçültmek ve küçümsemek isteyen, akademisyenler dahil bazı kendini bilmezlerle yardakçılarının suratlarına indirilmiş birer tokattır.
1. İlk Kurşun Anıtı (Hasan Tahsin Heykeli)
Konak İlçesi’ndeki Atatürk Meydanı’ndadır. Hasan Tahsin Bey, İzmirlilerin “Konak Meydanı” dediği bu meydanda şehit düşmüştü. Hasan Tahsin Bey gibi İzmir’in işgali sırasında şehit edilmiş asker ve sivil diğer kamu görevlilerini de anmak için, 1961 yılında Atatürk Meydanı’na büyük bir kitabe konulmuştu. Dikdörtgen biçimli ve sol alt köşesinde yarım ay şeklindeki zeytin dalının içinde, ucu yukarı dönük halde bir süngünün resmedildiği, plaka mermerle kaplanmış bu kitabede şunlar yazılıydı:
İZMİR’İN İŞGALE UĞRADIĞI 15 MAYIS 1919 GÜNÜ SABAHI TÜRKLÜK HAYSİYET VE BAĞIMSIZLIĞI UĞRUNA KANLARINI DÖKEN KAHRAMAN ŞEHİTLERİN AZİZ HATIRASINA.
15 MAYIS 1961
GAZETECİ HASAN TAHSİN BEY.
MİRALAY SÜLEYMAN FETHİ BEY.
KAYMAKAM DR. ŞÜKRÜ BEY.
KOLAĞASI HÜSEYİN NECATİ BEY.
YÜZBAŞI NAZIM BEY.
YÜZBAŞI AHMET BEY.
DOKTOR FEHMİ BEY.
MÜLAZIM FAİK BEY.
MÜMEYYİZ NADİR BEY.
MÜMEYYİZ AHMET HAMDİ BEY.
İlk Kurşun Anıtı, İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin (İGC) 1972 yılında başlattığı bağış kampanyasının ürünü olup ismi Genelkurmay Başkanlığı’nca verilmişti. 15 Mayıs 1974 günü Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından açıldığında, Atatürk Meydanı’ndaki İzmir Belediyesi binasının Yalı Camii tarafındaki köşesinde ve olasılıkla yukarıda sözünü ettiğim mermer kaplı kitabenin yerinde bulunuyordu. 2000 yılında, İzmir Metrosu Konak İstasyonu’nun yapım çalışmaları sırasında düzenlenen Atatürk Meydanı, 2003 yılında mimar ve şehir plancısı Ersen Gürsel’in yaptığı bir proje bağlamında yeniden şekillendirilirken, anıt-heykel, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin deniz tarafındaki köşesine taşınmıştır. Bu işlem sırasında kaidesi yenilenen Hasan Tahsin Heykeli, 15 Mayıs 2003 tarihinde yapılan bir törenle yeniden açılmıştı.
İlk Kurşun Anıtı’nın bronz olan heykeli, bir dönem İzmir Devlet Resim ve Heykel Müzesi Müdürlüğü de yapan, Heykeltıraş Turgut Pura tarafından yapılmıştır. Şimdi endüstri meslek lisesi olan (Konak’taki), Mithatpaşa Erkek Sanat Enstitüsü’nde dökümü yapılan heykelin yüksekliği, üç metre kırk santimdir. Pura’nın 1/1 olarak heykelin alçı modelini tamamlandığını bildirmesi üzerine, 7 Şubat 1973 günü, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden Prof. Hüseyin Gezer başkanlığını yapacağı bir jüri oluşturuldu. Aynı akademiden Doç. Dr. Tamer Başoğlu, İzmir Eğitim Enstitüsü Resim Öğretmeni Nejat Akkan, Belediye Planlama Müdürü Bülent Akgürgen, Gazeteciler Cemiyeti adına Sabri Süphandağlı ve Süha Tekil’in üyesi olduğu jüri, modeli stil ve ana kuruluşu bakımından inceleyerek olumlu buldu. Ancak milli mücadeleyi başlatma fikrini verebilecek bir unsur olarak, Türk bayrağının kompozisyonda yer almasını uygun gördü. Sanatçı istenen tadilatı yaparken, İGC anıt-heykel için gerekli ve yaklaşık 100.000 lira değerindeki bronzun temini için başvurduğu Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Celal Eyiceoğlu’ndan,
...1176 sayılı kanunun 1/6 maddesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaç fazlası mallarının Bakanlar Kurulu kararı ile Kamu Kurumu niteliğindeki teşekküllere verilebileceğine amir bulunduğundan arzu ettiğim halde isteğinizi yerine getirememenin üzüntüsü içinde bulunduğumu ifade etmek isterim…
yanıtını almıştı. Bu gelişme üzerine Cemiyet’in, Başbakan Ferit Melen ve Devlet Bakanı Doğan Kitaplı katında yaptığı girişim sonuç verdi. Bakanlar Kurulu’nun 23 Ocak 1973 tarihli kararıyla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın kadro dışı bıraktığı (b) sınıfı bir gemiden sökülüp Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nda muhafaza edilen ihtiyaç fazlası iki pervane Cemiyet’e hibe edilmişti.
İzmir Belediyesi de, İlk Kurşun Anıtı için büyük katkıda bulunmuştu. İGC’nin 31 Mayıs 1972 tarih ve 667 sayılı teklifini görüşen belediye bütçe komisyonu, “… kahraman ve şehit gazeteci Hasan Tahsin’in Konak Meydanı’nda şerefine uygun bir anıtının dikilmesi…” için, 100.000 lira yardımda bulunmayı uygun bulmuştu. Bu maksatla 1972 yılı fuar gider bütçesine, “İGC’ne yardım namı altında bir bölüm açılmasına ve bölüm 12/3’teki yedek ödenek tertibinden bu paranın İGC’ne aktarılmasına karar verilmişti”. Belediye meclisi bu kararı onaylamakla kalmamış, Belediye Başkanı Osman Kibar, gerektiğinde ilave ödenek için bile söz vermişti.
Son derece başarılı bulduğum bağış kampanyasında, resmi/özel kurum ve kuruluşlarla şahısların verdiği paranın toplamı, 771.783.87 liradır. Bu toplam, İzmir Belediye Meclisi’nin teminat mektubu karşılığı yaptığı 100.000 ve Hasan Tahsin adına düzenlenen futbol turnuvasında alınmayacağı taahhüt edilen, ancak henüz intikal etmemiş olan 111.328 lira tutarındaki Bölge, Saha ve Federasyon hisseleri dahil edildiğinde, 983.111.87 liraya yükselmektedir.
Kapak resmi İlk Kurşun Anıtı (1974) gösteriyor.
Her 15 Mayıs’ta anma törenlerinin yapıldığı anıt-heykelin, iki metre yüksekliğinde olan kaidesi (toplam yükseklik beş metre kırk santimdir) ise, Mimar Harbi Otan tarafından projelendirilmiştir. Şu anda, birkaç basamakla çıkılan bir platform üzerinde yükselen ve kırmızı granit taşla kaplı kaide, ilk halinden (taşınmadan önceki) hayli farklıdır. Şöyle ki, kaide daha önce yeşil, siyah ve beyaz rengin harmanlandığı karo plakalarla kaplanmıştı. Kaidenin cephesinde bronzdan dökülmüş “İLK KURŞUN” ibaresi okunmakta ve cephenin her iki yanında, ikisi heykelin bel seviyesine kadar yükselen dört adet blok bulunmaktaydı. Hali hazırdaki kaideden bu yazı ile söz konusu bloklardan üçü kaldırılmıştır.
Kaidenin yan cephelerinde, ilk halinde olduğu gibi, her iki cepheyi de tamamen kaplayan bronz kabartmalar mevcuttur. Necati Başoğlu’nun Nazilli’deki işletmesinde dökülen bu kabartmaların sol yanda olanında, Genelkurmay Başkanlığı’nın anıt heykelde, “Hasan Tahsin’e büyük yer verilmekle beraber o günkü Yunan mezalimini aksettirmesinin de faydalı olacağı…” şeklindeki önerisi doğrultusunda, iki efzonun (Milli kıyafetler içindeki Yunan askeri) dipçikle dövdüğü bir Türk kadınıyla onu kurtarmaya çalışan bir Türk erkeği resmedilmiştir. Sağ yandaki kabartmada ise, İzmir’e dörtnala giren Türk süvarilerine yer verilmiştir.
İlk Kurşun Anıtı, sol yan kabartma
İlk Kurşun Anıtı, sağ yan kabartma
İlk Kurşun Anıtı’nın heykelinde, Hasan Tahsin Bey’in Yunan askerlerine kurşun yağdırdığı an işlenmiştir. Hasan Tahsin Bey takım elbiseli ve ayaktadır. Yere paralel biçimdeki sol kolu ileri uzanmış ve eli dalgalanan bir Türk bayrağını tutmaktadır. Dirseğinden bükülü olan sağ kolunun elinde ise, Türklüğün İzmir’in işgaline olan öfkesini kusan o mukaddes tabanca bulunmaktadır. Sol arka köşesinde bayrak direği bulunan anıt-heykelin, ilk halinde de mevcut bulunan kitabesinde şunlar yazılıdır:
“İLK KURŞUN”
İZMİR’İN İŞGALE UĞRADIĞI 15 MAYIS 1919 GÜNÜ MİLLİ MÜCADELENİN İLK ATEŞİNİ AÇAN KAHRAMAN VE ŞEHİT GAZETECİ HASAN TAHSİN VE ŞEHİTLERİMİZİN AZİZ HATIRASINA
GAZETECİ HASAN TAHSİN BEY, MİRALAY SÜLEYMAN FETHİ BEY, KAYMAKAM DR. ŞÜKRÜ BEY, KOLAĞASI HÜSEYİN NECATİ BEY,
YÜZBAŞI NAZIM BEY, YÜZBAŞI AHMET BEY, DOKTOR FEHMİ BEY,
MÜLAZIM FAİK BEY, MÜMEYYİZ NADİR BEY, MÜMEYYİZ AHMET HAMDİ BEY.
BU ANIT İZMİR GAZETECİLER CEMİYETİNİN ÇAĞRISI ÜZERİNE MİLLETÇE GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR.
15 Mayıs 1974
2. İstiklâl Şehitliği ve Dokuz Eylül Anıtı (İŞDEA)
Konak İlçesi’nin Halkapınar Mahallesi’nde, Şehitler Caddesi üzerindedir. Yüzbaşı Şerafettin (İzmir) Bey’in komuta ettiği, iki bölük süvariden oluşturulmuş bir öncü müfrezeden dört asker, 9 Eylül 1922 sabahı burada, İzmirli Rumlardan Tozakoğlu’nun işlettiği un fabrikasından açılan yaylım ateşiyle şehit olmuştu. Cumhuriyetin ilanından sonra İzmir Belediyesi’nin işletmeye devam ettiği bu un fabrikası (ikiz bina biçimindedir), 12 Eylül 1980’den sonra bir dönem İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi ve Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi tarafından kullanılmıştır. Bir süredir Gediz Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’nin Arızalar Servisi olarak hizmet vermektedir.
Tozakoğlu’nun Un Fabrikası (1927)
Tozakoğlu Un Fabrikası, Şehitlikten Görünüş (2010)
Zaferden sonra, İzmir’in Yunan işgalinden kurtarıldığı gün şehit düşen Türk askerleri için Halkapınar ve Bornova’da yaptırılacak şehitliklerle ilgilenmek üzere bir komisyon kurulmuştu. 1924 yılına gelindiğinde, Halkapınar’daki şehitliğin (İstiklâl Şehitliği) yaptırılmış ve içine konik biçimli mütevazı bir mermer anıtın (Dokuz Eylül Anıtı) dikildiği anlaşılmaktadır. Aynı yılın Ağustos ayında, İzmir’i ziyaret eden Zonguldak Mebusu Tunalı Hilmi Bey’in, İzmirli zenginlere hitaben kaleme aldığı ve Ahenk gazetesinin (İzmir) 7 Eylül 1924 tarihli nüshasında yayımlanmış mektubu, İstiklâl Şehitliği ve Dokuz Eylül Anıtı’nın bir fotoğrafını çekmektedir:
Güzel İzmir’imize yaptığım beş günlük ziyaretlerin sonu, Halkapınar Şehitliği’nde fatihalar okumak oldu. Ruhum okurken gözlerim karşımdaki bir iki arşın (=136 cm) boyundaki abideciğe değil, yere dikildiler, yumuldular. Bu bütün varlığımın utanmalara boğulması demekti. İmalat-ı Harbiye gazileri himmet etmeseymişler (çalışmasaymışlar), bu abidecik bile var olmayacak, mübarek şehitlik de ziyaret edilir olmayacakmış. Hâlbuki İstiklâl Savaşı’na adeta ruh kesilmiş olan İzmir’in bu mübarek noktasında görülmeye değer abide, yalnız on İzmir zengininin yüz bin lira olsun sarf etmesiyle vücuda gelmiş olmalıydı….
Bu mektubun kısa vadede bir işe yaramadığı, 1927–1928 İzmir Belediyesi Albümü’ndeki, “İstirdat-ı Mes’ûd Şüheda Abidesi / Tombeau des Héros Monument commémoratif de Smyrne revendiquée” alt yazılı bir fotoğraftan anlaşılmaktadır. Görebildiğimiz kadarıyla 1924’ten sonra, İŞDEA’na yapılan ilk ilave, Dokuz Eylül Anıtı’nın ön yüzünde okunan, Arap harfli “vatan ve namus” ibaresidir. Latin kökenli yeni Türk Abecesi’ne geçiş, 1 Kasım 1928 tarihli bir yasayla kabul edildiğinden, bu ibare söz konusu fotoğrafın çekilmesinden kısa bir süre sonra yazdırılmış olmalıdır. Belediye 1930 yılında,
İŞDEA (1927)
İŞDEA, Cepheden Görünüş (2010)
İŞDEA’nı küçük bir bahçe ile çevrelemiş; 1933 yılında ise, Dokuz Eylül Anıtı’na “… İzmir’in kapısında, İzmir için sıcakkanlarını seve seve akıtan üç şehidin isminin…” yazıldığı bir kitabe koymayı kararlaştırmıştı. Zaman içinde çevresi ağaçlandırılan İŞDEA, 1961 ve 1996 yılında yeniden düzenlenmiştir. İkinci düzenlemede yazar ve şair Necmettin Halil Onan’ın “Bir Yolcuya” başlıklı dokunaklı şiiri bir kitabede, İŞDEA’na konulmuştur. İŞDEA’na son ilave, Konak Belediyesi’nin tasarımını, Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi’ne yaptırdığı ve 18 Mart 2007’de törenle açılan bronz kabartmalardır.
Şu an takriben bir dönüm büyüklüğünde bir alanı kaplayan İŞDEA’nı çevreleyen büyük bahçeye, Şehitler Caddesi ile 1558 Sokağa (Tozakoğlu Un Fabrikası ile İŞDEA’nı ayırmaktadır) açılan iki farklı demir kapıdan girilebilmektedir. Dört bir yanı beyaz mermerle kaplı şehitliğin girişinde, sağlı sollu yerleştirilmiş iki kitabe bulunmaktadır. Sol yandaki kitabede şunlar yazılıdır:
HALKAPINAR İSTİKLAL ŞEHİTLİĞİ
Bu anıt, İzmir’in Kurtuluşu’nda (9 Eylül 1922) iki süvari bölüğünün emniyetini almak için, uç mangasıyla yaya olarak ilerleyen Mehmetçikler’den, o zamanlar un fabrikası olarak kullanılan binadan açılan ateş sonucu şehit olarak buraya defnedilen;
- Akşehirli Bekir Oğlu Mehmet Çavuş,
- Antalyalı Ömer Oğlu İbrahim Hakkı Çavuş,
- Nevşehirli Ahmet Oğlu Seyit Ahmet ve
- İzmirli Bekir Oğlu Veyis’in
(kaldırıldığı hastanede Şahadet Mertebesine ulaşmıştır)
aziz hatıraları adına yapılmıştır.
Sağ yandakinde ise, Onan’ın yukarıda sözünü ettiğimiz şiiri okunmaktadır: 1996 yılında İŞDEA’na konulan şiir kitabesi farklı biçim ve malzemedendi: Mermerdi ve yere dik olarak yerleştirilmişti.
BİR YOLCUYA
Dur Yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek, Anadolu’nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son Vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğuldu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki, hasrolan kan, kemik, etin,
Yaptığı bu tümsek, amansız çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
Necmettin Halil ONAN - (1927).
İŞDEA, sol yan kitabe
İŞDEA, sağ yan kitabe
Kitabelerin arkasında içe doğru yerleştirilmiş, beyaz mermerden ve silindir biçimli iki meşaleliğin arasından, İŞDEA’nı çevreleyen küçük bahçeye girilmektedir. Bahçenin tam ortasında bulunan Dokuz Eylül Anıtı’nın kaidesine, dört bir yanından birkaç basamaklı mermer bir merdivenle ulaşmak mümkündür. Mısır granit taşından yapılmış olan kaidenin ön yüzünün ortasına, üzerinde yeni harflerle “vatan ve namus” yazılı dikdörtgen biçimli mermer bir plaka konulmuştur. Kaidenin üzerindeki Marmara mermerinden yontulmuş konik anıtın ön yüzüne, Arap harfleriyle “vatan ve namus” ibaresinin yazılmış olduğunu belirtmiştik. Anıtın arka yüzünde ise,
F.2. A.4 B. 2 ÇAVUŞ
AHMET OĞLU HAKKI
ANTALYA (KIZILSARAY)
F. 2. A. 4 B. 2 ÇAVUŞ
BEKİR OĞLU MEHMET
AKŞEHİR (MAMURETÜLHAMİT)
F. 2. A. 4 B. 4 NEFER
AHMET OĞLU SEYİT AHMET
NEVŞEHİR (İĞNELİ)
ibaresi okunmaktadır. Bu ibarenin, belediyenin 1933 yılında aldığını yazdığımız kararı sonucu yazdırıldığı kesindir. Kesin olmayan, İŞDEA’na üçüncü ilave olduğu anlaşılan bu işlemin, tam olarak hangi tarihte yaptırıldığıdır. Aynı ibarede, burada vurulup kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren dördüncü şehit: İzmirli er Bekir Oğlu Veyis’in ismine de rastlanmamaktadır. Olasılıkla, İŞDEA’nı çevreleyen küçük bahçenin girişinde sol yanda bulunan kitabe, bu vefasızlığı gidermek üzere konulmuştur.
İŞDEA’nı çevreleyen büyük bahçenin, Şehitler Caddesi’ne paralel olan arka ve Şehitler Caddesi’ni kesen demiryolu hattına paralel olan yan duvarında, toplam beş adet bronz kabartma bulunmaktadır. Arka duvar üzerindeki kabartmaların ilkinde, Yüzbaşı Şerafettin Bey atının üstünde ve önde olduğu halde müfrezesi, Alsancak’tan Vilayet Konağı’na yürürken resmedilmiştir. İkincisinde, aynı müfreze Vilayet Konağı önünde, Türk bayrağına selam dururken tasvir edilmiştir. Yan duvar üzerindeki kabartmaların ilkinde, bir kağnı arabasının içinde, arkasında ve önünde ellerinde top mermileriyle köylü kadınlar; iyi giyimli bir gençle yaşlılar ve çocuklardan (kağnı arabasında oturur vaziyette) oluşan çok sayıda figür görünmektedir. “CUMHURİYETİ BİZ BÖYLE KAZANDIK” yazısı ile kompozisyon tamamlanmaktadır. İkincisinde, başında kalpakları ve üniformalarıyla Mustafa Kemal Paşa ile bir başka Türk subayı, şu ibarenin sağ yanında resmedilmiştir:
Milli mücadeleyi yapan doğrudan doğruya milletin kendisidir, milletin evlatlarıdır. Millet, analarıyla, babalarıyla hemşireleriyle mücadeleyi kendisine ülkü edindi. Milli mücadelede şahsi hırs değil, milli ülkü, milli izzetinefis hakiki etken olmuştur.
Gazi Mustafa Kemal
1925
Üçüncü ve son kabartmada ise, cepheye sırtında mermi taşıyan Türk anaları, yanlarında çocukları olduğu halde resmedilmiştir.
3. Dokuz Eylül Şehitliği ve Anıtı (DEŞA)
Bornova İlçesi’nin Kazım Dirik Mahallesi’nde, Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi Hastanesi bahçesine giriş yapılan nizamiye kapısının solundadır. İlgili komisyonca İŞDEA ile eş zamanlı olarak yaptırılması kararlaştırılan Dokuz Eylül Şehitliği ve Anıtı’nda, Bornova’da şehit düşen Hüseyin Çavuş ile iki er yatmaktadır.
25 Temmuz 1925 günü, İzmir Türk Ocağı Başkanı Aziz Bey’in çağrısıyla bugün Devlet Tiyatroları’nın Konak Sahnesi olarak kullanılmakta olan Türk Ocağı binasında gerçekleştirilen toplantıda DEŞA konusu görüşülmüş ve şehirdeki tüm dernek temsilcilerinin katıldığı yeni bir komisyon oluşturulmuştu. 1925 yılı sonunda, 30.000 liraya mal olacağı anlaşılan DEŞA’nın şeklini kesinleştiren bu komisyon, yapım için gerekli kaynağı yaratabilmek için, tanesi bir liradan satılacak 30.000 adet yardım bileti bastırtmaya karar vermişti. Temel atma töreni 21 Şubat 1926 günü gerçekleştirilen DEŞA’nın, hangi tarihte bitirildiğini tespit edemesem de, anıtın üzerindeki yazıların yeni harfli olmasından ötürü, 1928 sonrasında bitirilmiş olduğu kesindir.
Konik bir altıgen olan anıtın yerden yüksekliği, tahminen iki metredir. Kaidesiyle birlikte Marmara mermeri yekpare bir bloktan yontulan anıt, altındaki kare platform ve dört bir yanından kendisine çıkan üç basamaklı merdivenleri gibi beyaz mermerdendir. Kaidenin ön yüzünde şunlar yazılıdır:
ŞEHİTLER ABİDESİ
9 EYLÜL 1338
BORNOVA
DOKUZ EYLÜL ŞEHİTLİĞİ
(1922)
Üzerinde herhangi bir yazı bulunmayan anıtın, Halkapınar’daki Dokuz Eylül Anıtı’na benzerliği dikkat çekicidir. Olasılıkla bunlar, aynı ustanın elinden çıkmış olup Osmanlı’da özgürlüğün ve aydınlığın simgesi olan, Şişli’deki (İstanbul) Abide-i Hürriyet Anıtı’nın mütevazı birer kopyasıdırlar. Meşrutiyetin ikinci kez ilan edilişinin üçüncü yıldönümüne rastlayan 23 Temmuz 1911 günü, halkın yoğun katılımıyla açılan bu anıt, Mimar Muzaffer Bey tarafından yapılmış olup, 31 Mart (13 Nisan) 1909 ayaklanmasında yobazlarca şehit edilen subay ve erlerin ebedi istirahatgâhıdır.
Aşağıdaki ilk resim DEŞA (2010)
Aşağıdaki ikinci resim Abide-i Hürriyet Anıtı (2007)
DEŞA’nın 1996 yılında Bornova Kaymakamlığı’nca düzenlendiği, onu hastane bahçesinden ayıran arkasındaki taş duvar üzerine monte edilmiş ve şu anda nerede olduğunu bilemediğimiz bronz kabartmalı şu kitabeden anlaşılmaktadır:
BURADA AZİZ ŞEHİTLERİMİZ
HÜSEYİN ÇAVUŞ VE
İKİ ER YATMAKTADIR.
Ey kahraman Mehmetçikler
Vatan size minnettardır.
Bornova Kaymakamlığı
9 - 9 – 1996
Yakın bir geçmişte DEŞA, yeniden düzenlenmiştir. Bu son düzenleme sırasında, anıtın gerçekte dört basamağı olan merdivenlerinin ilk (yere en yakın olan) basamağı, dört bir yana genişletilmek suretiyle daha büyük olan şu anki kare platform elde edilmiş ve kaidenin hemen altındaki (merdivenlerin en üstündeki) küçük kare blok ise kaldırılmıştır.
Aşağıdaki üçüncü resim DEŞA (1996), Arkada Kitabe
İçeriği yazılı kitabenin monte edildiği taş duvar yıkılarak, DEŞA’nı hastaneden ayıran yeni bir duvar inşa edilmiştir. Konak istikametine doğru yükselen ve kırmızı renkli mermer plakalarla kaplanmış içbükey şekilli bu duvarda, kime ait olduğunu belirleyemediğimiz dört beyitlik şu şiir okunmaktadır:
İSTİKLAL İÇİN KOŞTUK SAKARYA’DAN İZMİR’E
SON HIZLA KOVALADIK, DÜŞMANLARI DENİZE
TOP, TÜFEK YILDIRMADI, KORKUSUZCA SALDIRDIK
İŞGALCİNİN ZULMÜNDEN YURDUMUZU KURTARDIK
KURTULUŞ TAMAMLANDI EYLÜL’ÜN DOKUZUNDA
ŞEHİTLİK NASİP İMİŞ, BORNOVA OVASINDA
FEDA OLSUN CANIMIZ KANIMIZ HELAL OLSUN
ALBAYRAK DALGALANSIN, VATANIMIZ SAĞOLSUN
4. İkinci Şehitler Camii Şehitliği ve Anıtı
Bornova İlçesi Birlik Mahallesi’nde (Altındağ), Kemalpaşa Caddesi ile 241 numaralı sokağın kesiştiği köşede bulunan 2. Şehitler Camii önündedir. Etrafı zincirle çevrili ve
üzeri siyah mermerle kaplanmış, 30 cm yüksekliğindeki dikdörtgen biçimli şehitliğin ortasında bulunan anıtı, bir metre aralıkla birbirine paralel şekilde dikilmiş, yaklaşık iki metre yüksekliği ve 30 cm genişliği olan iki dikdörtgen bloktan ibarettir. Gri renkli mozaik mermerle kaplanmış bu blokların arasındaki, üçgen biçimli platformun üzerine yerleştirilmiş iki parçalı mermer kitabede şunlar yazılıdır:
İZMİR’İN KURTULUŞUNDA ŞEHİT DÜŞEN
İKİ ER BURADA GÖMÜLÜDÜR. 1922
KURTULUŞ SAVAŞI’NDE BÖLGEDE BULUNAN
TÜRK SÜVARİ BİRLİĞİNDE GÖREVLİ BİRİ ADANA’LI
DİĞERİ NİĞDE’Lİ OLDUĞU TESPİT EDİLEN ANCAK
İSİMLERİ TESPİT EDİLEMEYEN İKİ TÜRK ASKERİ
YUNAN ASKERLERİNİN DENİZE DÖKÜLMESİ
SIRASINDA DÜŞMAN ASKERLERİ TARAFINDAN
ŞEHİT EDİLMİŞLER VE BÖLGE HALKI TARAFINDAN
BURAYA DEFNEDİLMİŞLERDİR.
1967 YILINDA ANIT HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLEN
BU ŞEHİTLİK 2004 YILINDA YENİDEN RESTORE
EDİLEREK MERMER KAİDE HALİNE GETİRİLMİŞTİR.
Şehitlik ve anıtın sağ arka köşesine, bir bayrak direği dikilmiştir.
Tespit ve Öneriler
Tanıttığım anıt-heykel ve şehitliklerde mevcut kitabelerin verdiği bilgiler bunların ne zaman, kim tarafından ve kime yaptırıldığı, yapan sanatçının kimliği ve anıtın özelliklerini açıklamada yetersizdir. Ne yazık ki, bunlarda yabancı ziyaretçilerce okunabilecek İngilizce yazılı bir kitabe yoktur. Genelde trafiğin kesintisiz aktığı cadde ve yolların yanı başında konumlanmış şehitlikler ışıklandırılmalı, ilgili noktalara sarı renkli yönlendirme işaretleri konulmalıdır. Okul idarecileri, yakınlarındaki anıt-heykel ve şehitliklere öğrencilerini götürme konusunda teşvik edilmeli, milli bayramların kutlandığı gün ve haftalarda bu mekânlarda, çeşitli etkinlikler (şiir dinletileri gibi) yapılmalı/yaptırılmalıdır. İzmir’deki resmi ve özel kurum ve kuruluşlar da, tanıtım konusunda gereken özeni göstermelidir. Şöyle ki, Cumhuriyet döneminde, İzmir hakkında yapılmış en kapsamlı resmi yayın (866s.), İzmir Vilayeti’nce hazırlatılan: Cumhuriyetin 50. Yılında İzmir, 1973 İl Yıllığı’dır. Alsancak’taki Atlı Atatürk Anıtı’nı kapağına çıkaran bu yıllık, ne yazık ki, kültür ve turizme ayırdığı sayfalarında bu yazıda tanıttığımız anıt-heykel ve şehitliklerden söz etmemiştir.
EK–1
İLK KURŞUN ANITI’NIN YAPILMASI İÇİN BAĞIŞTA BULUNANLAR
Hürriyet Gazetesi 10.000
C. Gönençtürk 200
Ege Makine ve Ticaret A.Ş. 6.000
Ege Oto A.Ş. 4.000
Ege Tütün İhracatçıları Birliği 5.000
T.C. Ziraat Bankası 30.000
T.C. Başbakanlık 100.000
Kemal Akyüz [Ödemiş Eski Müftüsü] 50
Fikri Badioğlu 500
Orhan Özşişman 1.500
Trafik Kazaları Hast. Yaptırma Derneği 200
Türkiye Barolar Birliği 5.000
Şahinler Tütün Deposu 302
İzmir Metalürji Fabrikası T.A.Ş. 15.000
Sanayi Kalkınma Bankası 3.000
Manisa Yaprak Tütün Atölyesi 1.138
BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş. 20.000
Otomobilcilik ve Ticaret A.Ş. 10.000
Konak Tekel Gleen İşçileri 400
Mübeccel Gökgönül 500
İhracatçılar Birliği 7.000
Garanti Bankası 10.000
Türkiye Odalar Birliği 10.000
Ege Biracılık ve Malt Sanayi 5.000
Bahattin Tatış (Özel Türk Koleji Müdürü) 10.000
Emlâk Kredi Bankası 15.000
Kula Mensucat A.Ş. 15.000
Maktaş Makarnacılık 5.000
Vakıflar Bankası 5.000
Tariş 20.000
İzmir İtfaiye Müdürlüğü 350
Osman Derinsu 100
Tarık Derinsu 100
Yenmiş Köyü İlkokulu 40
Özel Türk Koleji Öğrencileri 4.486.45
İstanbul Sanayi Odası 5.000
Abdurrahman Boyacıgiller 200
Esnaf Dernekleri Birliği 10.000
Çimentaş 2.000
Eczacıbaşı İlaç Sanayi 5.000
Türkmen Parlak 150
İş Bankası 20.000
Etibank Genel Müdürlüğü 10.000
Akbank Genel Müdürlüğü 10.000
Öğretmenler Bankası 2.000
Denizcilik Bankası 2.500
Türk Tuborg A.Ş. 25.000
Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti 3.402.19
İstanbul Gazeteciler Cemiyeti 5.000
Yapı Kredi Bankası 15.000
Basın İlan Kurumu 5.000
Malatya CHP Yönetim Kurulu 500
Atilla Bediz 31.60
Cumhuriyet Senatosu AP Grubu 8.700
Millet Meclisi AP Grubu 22.300
İzmir Anıt Yaptırma Derneği 15.000
Osmanlı Bankası 5.000
Ticaret Odası Başkanlığı 15.000
Sami Yanardağ 500
Enver Dündar Başar 500
Türkiye Petrolleri A.O. 35.000
Ege Üniversitesi 19.807
Futbol turnuvası geliri [Bu turnuva İzmir’de
Galatasaray, Fenerbahçe, Göztepe ve Altay
takımları arasında düzenlenmiştir] 194.874.43
Merkez İnkılâp İlkokulu 762.20
Çapanoğlu Ticaret 1.000
Besim Müftügil 200
CHP Parlamento Grup Üyeleri 11.600
Bolu Atatürk Ortaokulu Müdürlüğü 250
Şinasi Molo İzmir İş Bank Müd. Muavini 100
Ahmet Demir Yüce (Zonguldak Senatörü) 200
Özel Çağın İlkokulu 340
__________
TOPLAM 771.783.87
Kaynak: 1971–1972 Rapor, s.s. 35-36.