Site İçi Arama

tarih

Topkapılı Cambaz Mehmet

Cambazlığı, zeki oluşu, her koşulda iş bitiriciliği, hırlısından hırsızına İstanbul’da binlerce insanı milli mücadele için teşkilatlandırdığı içindir. Şeytana külahı ters giydirdiği söylenirdi. Hızlı koşar, iyi silah atardı. Külhanbeyleri bile ona saygı duyar, mertliği karşısında severek isteyerek boyun eğerlerdi.

Kabadayılığın kitabını yazan kahraman

Bugün 30 Ağustos zafer haftasının zaferle sonuçlanmasının en önemli günü. Bir hafta boyunca büyük orkestranın şefi, kurtuluş savaşımızın ve cumhuriyetimizin banisi Atatürk’ümüzü sizlere aklım yettiğince kalemim yazdığınca size bir şeyler anlatmaya çalıştım. Bugün de finalde size İsmini, bir çoğumuzun ilk kez Haluk Levent’in “İzmir Marşı” klibinde "Mim mim gurubundan Cambaz Mehmet'e selam olsun" ya da bir TV dizisinden ismini öğrendi. Millî Mücadele’nin adı sanı duyulmamış kahramanlarından olan, Atatürk’ün “Göreyim Seni Cambaz Mehmet Bey” dediği Topkapılı Cambaz Mehmet’i takdimimdir.

Cambazlığı, zeki oluşu, her koşulda iş bitiriciliği, hırlısından hırsızına İstanbul’da binlerce insanı milli mücadele için teşkilatlandırdığı içindir. Şeytana külahı ters giydirdiği söylenirdi. Hızlı koşar, iyi silah atardı. Külhanbeyleri bile ona saygı duyar, mertliği karşısında severek isteyerek boyun eğerlerdi. Bilirlerdi ki onun tek düşündüğü şey Vatandı. Bu sebeple Vatan zora düşünce herkes onun direktifleri altında toplandı ve çalıştı. İşgal altındaki İstanbul’da belki de en doğru istihbaratı onun grubu toplar, Anadolu’ya silah ve mühimmat kaçırılacağı zaman canı pahasına yine onun grubu yapardı. Mustafa Kemal Paşa’nın çok güvendiği bir adamdı.

Peki, filmlere konu olabilecek kadar ilginç bir hikâyeye sahip Topkapılı Cambaz Mehmet kimdi? O zaman sıkı durun şimdi onu anlatıyorum! 1 Temmuz 1874’te İstanbul’da Karagümrük semtinde doğdu Topkapılı Mehmet. Haylazdı, mahalle mektebi üçüncü sınıftan ayrıldı, erken yaşta hayata atıldı. Kimi zaman tulumbacılık yaptı zaten semtin özelliği de ahalinin çoğunluğu tulumbacı (itfaiye), kimi zaman da külhanbeylik yaptı. Manen hassas tarafı Vatandı.

Çanakkale Harbi ’ne ilerlemiş yaşına rağmen er olarak katıldı ve Mustafa Kemal Paşa ile tanıştı. Paşanın emir eriydi yaşı da paşadan hallice büyüktü. Albay Mustafa Kemal’in ilk anda ilgisini çekti, bizzat Paşa tarafından çavuşluğa yükseltildi. İşte Topkapılı’nın Mustafa Kemal sevdası orada başladı. Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra İstanbul 13 Kasım 1918’de fiilen işgal edildi. Bunun üzerine işgale karşı birtakım gizli kuruluşlar ortaya çıktı. Karakol Cemiyeti bunlardan biriydi.

Topkapılı Mehmet Bey’in birkaç arkadaşı ile birlikte kurduğu Şehremini Teşkilatı da aslında Karakol Cemiyeti’ne bağlıydı. Bu durum İstanbul’un resmî işgali olan 16 Mart 1920 tarihine kadar devam etti. Fakat Topkapılı, Mustafa Kemal’e gönülden bağlıydı ve onunla Şişli’deki evinde görüşmüştü. Mustafa Kemal Paşa ülkeyi düşmandan kurtarmak için Anadolu’ya geçecekti. İstanbul’da gizli bir örgütlenme istiyordu. Gerekli istihbarat bilgilerini toparlayıp Anadolu’ya iletecek ve resmî olmayan yollardan silah ve mühimmat kaçırarak yine Anadolu’ya ulaştıracak güvenebileceği bir babayiğide ihtiyacı vardı. O isim Topkapılı Cambaz Mehmet’ten başkası değildi. Şişli’deki evinde ona “Göreyim Seni Cambaz Mehmet Bey” dedi. 15 Mayıs 1919’da Galata Rıhtımı’nda olağanüstü bir kalabalık vardı. Rıhtım, seyyar satıcılardan ayakkabıcılara, simitçilerden jandarmaya kadar insan kaynıyordu. İşte o insanlar Topkapılı Cambaz Mehmet’in adamlarıydı. Bir rivayete göre, İstanbul’da her an silahlanabilecek elli bin kadar adamı vardı, Topkapılı’nın. Mustafa Kemal Paşa Bandırma vapuruyla Samsun’a giderken de Topkapılı Cambaz Mehmet gemide Paşa’sının güvenliğini bıçkın delikanlılarla tam olarak sağlamıştı. Artık Anadolu'ya, Millî Mücadele’ye tam destek zamanıydı. Karakol Cemiyeti, İttihat ve Terakki Cemiyeti ile anıldığı için Milli Mücadele yolunda pek benimsenmemişti.

Sivas Kongresi sırasında Karakol Cemiyeti lağvedildi.

Yerine Müdafaa-i Milliye Teşkilatı kuruldu. Bu cemiyetin asıl amacı Türk ahaliyi işgalci kuvvetlerden korumak ve Anadolu’ya ihtiyaç duyulan zabitleri(subay) kaçırmaktı. Halbuki esasen, istihbaratı toplayacak ve Anadolu’ya silah ve mühimmat kaçıracak bir teşkilata gerek vardı. Mim Mim Grubu bu amaçla kuruldu. Bu gizli örgütün Ankara’daki lideri Hüsamettin (Ertürk) Bey’di. İstanbul’daki lideri ise Topkapılı Cambaz Mehmet’ti. Örgütün asıl adı “Müsellâh Müdâfaa-i Milliye”ydi. Baş harfleri “M. M.”nin Osmanlıca alfabedeki okunuşu olan “Mim Mim” kısaltmasıyla tanındığı için Mim Mim Grubu ismini aldı. İşte Haluk Levent'in söyleyip teşekkür ettiği, o bu Mim Mim gurubudur. Topkapılı Cambaz Mehmet nihayetinde sivildi. Her ne kadar okul okumamış, eğitim görmemiş ise de arkadaşları tarafından bu grubun lideri olarak tanındı.

Halk adamı Topkapılı Cambaz Mehmet Millî Mücadele yıllarında ilkin Harbiye Nezaretin’den terhis olunan erlerin adreslerini temin etti, ordudan alınan SİLAHLARIN nerede depolandığını öğrendi ve bu bilgilerin tamamını Millî Mücadele hareketine gönderdi.

İstanbul’un neredeyse tüm hırsız ve yan kesicilerini topladı, görevlendirdi. Ardından depolardan silah çalma ve Anadolu’ya kaçırma işini organize etti. Öyle ki, özellikle Taksim, Maçka ve Rami Kışlalarından çalınan silah, mühimmat ve cephane on binlerce tondan oluşuyordu. Hepsini deniz ya da kara yoluyla Anadolu’ya ulaştırdı Topkapılı. Kendini belli etmeden İngiliz casuslarıyla da çalıştı. Sait Molla’nın evinden çalınan evrak Anadolu’daki ayak oyunlarının önünü kesti. Bu sayede Anadolu’daki İngiliz ajanları deşifre oldu, saf dışı bırakıldı. Hilafet Ordusu’nun harekât planının ele geçirilmesi ve Ankara’ya gönderilmesinde yine onun parmağı vardı. İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanı General Harrington’un arabasının çalınıp Mustafa Kemal Paşa ’ya gönderilmesini de bizzat Cambaz Mehmet Bey tertip etti. Hatta ünlü istihbaratçı ve işkenceci İngiliz subayı Yüzbaşı Bennett’in arabasının Maslak yolunda taranması ve ardından Bennett’in yaralanıp İngiltere’ye dönmesi işinin arkasında da Topkapılı’nın olduğu söylendi. Şu bir gerçek ki, Topkapılı hiç durmadı, hep çalıştı. Millî Mücadele sonlandıktan sonra bile üstün hizmetlerine devam etti. O her şeyden önce iyi bir istihbaratçı ̧ve Mustafa Kemal Paşa’nın takdirini kazanmıştı. Topkapılı Mehmet Bey beyaz şeritli İstiklal Madalyası’na layık görülmüştür.

Devletten Maaş almayı reddetti,

Lozan Antlaşması’nın imzalanması ve TBMM tarafından onaylanmasıyla birlikte İstanbul’daki gizli gruplar lağvedildi. Mim Mim Grubunun da faaliyetlerine son verildi. Bunun üzerine Topkapılı Cambaz Mehmet Bey görevinden istifa etti ve sivil hayata geçti. Topkapılı Mehmet Bey’e TBMM, aylık bin 500 lira maaş bağlanmasını kararlaştırdı. Fakat Mehmet Bey, “Ben Bir Şey Yapmadım. Vatanım için, Mustafa Kemal Paşam için üzerime düşen görevi yerine getirmeye çalıştım. Hizmetleri gerçekleştiren arkadaşlardır” diyerek bu maaşı Hilal-i Ahmer (Kızılay) Cemiyeti’ne bağışladı. TBMM’nin 15 Şubat 1926 tarihli kararıyla beyaz şeritli İstiklal Madalyası’na layık görülen Topkapılı Mehmet Bey, ölümüne kadar hep siyasetin içinde oldu. Fakat bazı kaynaklar Mustafa Kemal Paşa tarafından teklif edilen İstanbul milletvekilliğini “Bendenizi yakından tanırsınız. Koşum tutmaz bir insanım... Müsaade buyurun serbest kalayım” diyerek kabul etmediğini yazar. Topkapılı'nın, biri kız biri erkek iki çocuğu vardı, ikisini de henüz çocuk yaşlardayken kaybetti. Uzun yıllar İstanbul’da şehir meclisi üyeliği yaptı. 1932 yılının Mayıs ayı sonunda oturduğu apartmanda çıkan yangında ağır yaralanan Topkapılı, komşuları tarafından hastaneye kaldırılmasına rağmen ancak dört gün dayanabildi. Kahramanımız Topkapılı Cambaz Mehmet Bey, 1 Haziran 1932 tarihinde yaşama veda etti...

Sonuç:

Bazen söylenecek söz, yazılacak kelimeler zor bulunurmuş. İşte öyle bir kahraman Topkapılı.

Bazı insanlar vardır, cesaret ve atılganlığından dolayı "mangal yürekli" adam denir. Ben buna "yüreği elinde gezen adam" diyorum. Vatan sevgisi öyle bir sevgidir ki sütü bozuk olanda tutmaz derler. Evet adamlığından ve sütün den hiç şüphe duyulmayacak tepeden tırnağa bir kahramandır Topkapılı. Cambaz Mehmet ile aynı semtin, mahallenin havasını teneffüs etmekten çok mutluyum. Bura da bir iki kelime de Atamız için söylemek isterim; herkes hep Atamızın yanında profesyonel askerlik mesleğini seçen hayatını vatanına ulusuna adayan insanları bilir ve onlardan bahseder. Askerlik terbiyesi ile yetişip büyüyen insanlar hep bir disiplin içindedirler, hatta hayatlarını da buna göre programlamışlardır. Fakat savaş kuralları çok farklıdır, hele bunun adı topyekûn bir savaşsa, halkın her türlü desteği gereklidir! Atatürk iyi bir teşkilatçı olduğunu Trablusgarp, Şam ve Çanakkale’de zaten göstermişti. Mühim olan emrindeki askerî disiplin almış gurubu idare etmekten çok, hiçbir kurala uymayan insanları bir davaya inandırmak ve onlarla yol yürümektir. Bunlara örnek Topal Osman ve Topkapılı Cambaz Mehmet Bey ve daha binlercesidir. Bu ülkenin Osman ağaları, Cambaz Mehmetleri bitmez, buna inanmayanlar sana ve bıraktıklarına layık olmayanlardır. Tüm kahramanlarımızın ruhları şad, mekanları cennet olsun inşallah. Bayramımız kutlu olsun yüce Türk ulusu.

Saygı dolu sevgiyle kalın diyorum...

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 30.08.2022
  • Süre : 3 dk
  • 2483 kez okundu

Google Ads