Uluslararası Tarafgirlik
Çok kutuplu dünya düzeninde, Türkiye gibi orta büyüklükteki devletlerin tek tarafta kalması, bir tarafla iyi, diğer taraflarla kötü olmasının her iki taraf ülkelerine de, Türkiye’ye de faydası yoktur.
Bir yanda ABD ve NATO tarafında kalalım, Rusya’ya bağımlı olmayalım diyenler;
Diğer tarafta bırakalım ABD’yi, NATO’yu; Rusya’ya, Çin’e dönelim diyenler;
Yani şunu bir türlü anlayamıyoruz galiba.
Türkiye, öyle bir coğrafyada bulunmaktadır ki, Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu kaderimiz ve etki alanımızdır; Asya, Avrupa ve Afrika ise ilgi alanımız.
Yükselen ve orta büyüklükte bir güç olmanın gereği, bunu iyi algılamak ve uygulamaktan geçer.
Ne gereğinden fazlasını yapmak doğrudur ne de eksik kalmak.
Türkiye’nin uluslararası konumunu sadece jeostratejik açıdan değerlendirmek de uygun değildir. Türkiye, etki alanındaki devletlerle gücün unsurlarıyla kıyaslandığında, siyasi, askeri, ekonomik, teknolojik ve kültürel güç manasında, başat ülkelerden biridir, hatta birincisidir.
Türkiye’nin bu güce sahip olabilmesinin en önemli sebebi, kurucu felsefesinin ve liderinin koyduğu temel ilkeler ve bu ilkelere bağlı uygulanan politikalardır. Bu ilke ve politikalardan sapıldığında, ülke ve toplum bundan hep zarar görmüştür. Ne zamanki kurucu felsefe iç-dış politikada, eğitimde, kültürde ve ekonomide ana politika olarak uygulanmış, o zaman ülkenin ve toplumun dertlerinin azaldığı, her türlü ilerlemenin her alana yayıldığı görülmüştür.
NATO üyesi, AB üye adayı (artık bu adaylık da, tam üyeliğe bir an önce dönmeli) ve Rusya ile ilişkileri iyi olan Türkiye, önce etki, sonra ilgi alanındaki tüm devletlerle ilişkilerini geliştirmeli, sorunları diyalog ve uzlaşma yoluyla çözme adına her türlü çabayı göstermeli ve gücünün gereğini yapacağını hissetmeli ve hissettirmelidir.
Çok kutuplu dünya düzeninde, Türkiye gibi orta büyüklükteki devletlerin tek tarafta kalması, bir tarafla iyi, diğer taraflarla kötü olmasının her iki taraf ülkelerine de, Türkiye’ye de faydası yoktur. Çok kutuplulukta, Türkiye gibi çok yönlü ülkeler hem savaşların önleyicisi hem de barışların mimarı olabilirler. Dünyanın en gelişmişi olmasa da, en saygın ülkesi olmanın mümkün olduğunu göstermiş bir Ata liderimiz olduğunun akıldan çıkarılmaması ve onun fikirlerinin uygulanması yeterlidir.
Alternatifleri çoğaltmak, ilişkileri düzeltmek ve geliştirmek, devletlerin hem ömrünü uzatır hem de gelişmelerini, büyümelerini sağlar. Türkiye’nin yapması gereken, yurtta ve dünyada barış mottosunu her türlü ortamda uygulamasıdır. Barışın devamını sağlamak için, her an savaşa hazır olmanın gerekliliğini de unutmamak gerekir.