Ermenistan-Azerbaycan Sınır Antlaşması Ne Zaman İmzalanıyor?
Ermenistan başbakanı Paşinyan, Ermenistan'ın dört sınır köyünü Azerbaycan'a teslim etmesi ve barış çabalarının bir parçası olarak Sovyet dönemi sınırlarına iki ülkenin geri dönmesi gerektiğini söyledi.
Ermenistan Başbakanı Paşinyan Barış İstiyor
Bugünlerde Ermenistan ile Azerbaycan arasında nihai barışın tesis edilmesi yönünde olumlu gelişmeler yaşanıyor. Geçen hafta içinde Ermenistan başbakanı Nikol Paşinyan, Ermenistan'ın dört sınır köyünü Azerbaycan'a teslim etmesi ve barış çabalarının bir parçası olarak Sovyet dönemi sınırlarına iki ülkenin geri dönmesi gerektiğini söyledi. Aksi takdirde iki Güney Kafkasya ülkesi arasındaki mevcut kanlı çatışma döneminin son bulmayacağı uyarısında bulundu.
19 Mart’ta iki ülke arasındaki muğlak sınır hattına bir ziyaret gerçekleştiren Başbakan Nikol Paşinyan, hükümetin Azerbaycan'ın uluslararası alanda tanınan topraklarında kalan ancak Sovyetler Birliği'nin çöküşünden bu yana Ermenistan tarafından kontrol edilen bölgelerin geri verilmesi de dahil olmak üzere tüm sınırı belirlemeye ve sınırlandırmaya karar verdiğini söyledi.
"Bizim politikamız bir savaşı önlemek, bir savaşın başlamasına izin vermemek" diyen Paşinyan, Ermenistan'ın köyleri terk etmemesi halinde Azerbaycan’la çatışma durumuyla karşı karşıya kalabileceklerini savundu. Bununla birlikte Paşinyan’ın beklentileri doğrultusunda olası bir barış anlaşması kapsamında Azerbaycan'ın talep ettiği Ermenistan anayasasının değiştirilmesi konusu muğlaklığını koruyor. On binlerce Ermeni’nin, anayasa değişikliği önerisini reddetmek için dilekçe imzaladığı biliniyor. Bu şartlar altında Paşinyan’ın Bakü-Erivan arasında bir sınır antlaşması imzalanması sürecine liderlik etmesi, sonuç alması biraz daha zaman alacağa benziyor. Yine de Paşinyan’ın sınırı belirleyecek bir antlaşmaya imza atma aşamasına gelmesini sevindirici bir gelişme olarak okuyorum.
Paşinyan gibi Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de 19 Mart’ta ülkesinin sınırları içinde bulunan ancak geçen yıla kadar Ermenistan'ın kontrolü altında olan eski Dağlık Karabağ bölgesini ziyaret etti. Azerbaycan’ın geçtiğimiz Eylül ayında iki ülke arasında henüz imza altına alınamayan ortak sınır bölgesinde askeri konuşlandırmasını artırması, bölgenin kontrolünü perçinlemesi, beraberinde 100.000 civarında Ermeni sakininin Ermenistan’a doğru toplu göçünü tetiklemişti. Ermenilerin boşalttığı bölgeye de uğrayan Aliyev, de facto iki ülke arasında çizilen sınırdan memnun gözüküyordu. Geçtiğimiz ay yapılan seçimlerde iktidarını perçinleyen Aliyev, sınır antlaşmasının imzalanmasıyla birlikte Dağlık Karabağ bölgesinin imarına odaklanmak, bölgenin gelişmesi için bayındırlık altyapı yatırımlarını tamamlama ve bölgeye gelecek istikrarla birlikte gelişen ekonomik durumun Azerbaycan kalkınmasında bir katalizör işlevi görmesini hedefliyor inancındayım.
Bu arada Azerbaycan’ın Ermenistan karşısında askeri ve siyasi yönden güçlü bir pozisyon yakaladığı bugünlerde, Erivan’ı barışa zorlayabileceğini, bu olasılığın arttığını değerlendiriyorum. Öte yandan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in Ermenistan'ı ziyaret ederek Erivan’ın Ukrayna'ya artan desteğini övmesi ve ittifakın Ermenistan’ın "egemenliğini ve toprak bütünlüğünü" destekleyeceğini söylemesini, ziyaretin akışına uygun olarak siyaseten söylenmesi gereken retorikten öte bir anlamı olmayan sözler olarak görüyorum.
Rusya, Azerbaycan-Ermenistan Sınır Anlaşmazlıklarının Çözülmesini İstiyor mu?
Ermenistan, Rusya'nın Ukrayna'da topyekûn savaş başlatmasından bu yana Batı ile daha yakın ilişkiler kurmaya çalışıyor. Paşinyan, Moskova'nın artık güvenilir bir güvenlik garantörü olmadığını iddia eden söylemleri bulunuyor.
Gerçekten de Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki sorunları ve gelişmelere baktığımızda, Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşması imzalanması Rusya'nın çıkarına gelmeyen bazı sonuçlara neden olabilir kanaatindeyim. Rusya’nın, barış güçlerini Azerbaycan topraklarında tutmak için Karabağ'daki Ermeni nüfusunu geri gönderme isteğinde olmasını normal karşılıyorum. Ancak Azerbaycan’ın izlediği politika, Ermenilerin Ermenistan’da yeni bir yaşam kurmaları, Azeri topraklarına tekrar dönmemeleri üzerine kurgulanmış gözüküyor. Bu yaklaşımı Azerbaycan’ın çıkarları açısından doğru ve gerekli buluyorum.
Azerbaycan'ın Karabağ'ın kontrolünü yeniden ele geçirmesinin ardından Moskova'nın desteğinden memnun olmayan Ermenistan hükümeti, geleneksel müttefiki Rusya'dan uzaklaşmaya çalışıyor olabilir. Zira NATO ve AB üyesi Batı ülkelerinin Ermenistan’ın arkasında olması, Erivan’ı bu yönde bir politika değişikliğine itmiş olması normal bir sonuçtur.
Paşinyan bu ay yaptığı bir konuşmada, Erivan'ın artık Moskova'yı ana bir savunma ortağı olarak görmediğini, Fransa ve Hindistan'ı en büyük silah tedarikçileri olarak gördüğünü söylemişti. Bu sözleri ise biraz abartılı buluyorum. Çünkü Rusya'nın etkisinden kurtulmak Ermenistan için kolay değil. 100 yıllık Rus nüfuzunu iki günde atmak ve Batı’ya yanaşmak, Ermeni diasporasının desteğine rağmen o kadar da kolay olmayacaktır. Kremlin buna izin vermeyecek araçlara ve mekân üstünlüğüne sahiptir. Ermenistan’ın altyapısının Rusya’nın kontrolü altında olup, ülkede Rus askeri üssü bulunmaya devam ediyor. Ermenistan’ın halen Putin’in askeri ve siyasi blokunun da üyesi olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Sonuç
Azerbaycan-Ermenistan sınırındaki son çatışmalar, Bakü’nün Erivan’la herhangi bir barış anlaşmasını imzalamadan önce Ermenistan’ı ‘Zengezur Koridoru’ olarak bilinen demiryolu ve kara yollarını açmaya zorlama olasılığını da artırıyor.
Öte yandan Paşinyan’ın sınır antlaşmasını imzalama aşamasına gelen tutum değişikliğinin bölgedeki tansiyonu düşürmesi yanında barış için umutları da artırıcı bir rol oynuyor. Aliyev de barıştan yana. Sınırın bir an önce belirlenmesi her iki tarafın da çıkarına görülüyor. Türkiye de iki ülke arasında imzalanacak bir barış antlaşmasının bölgenin istikrarı için şart olduğuna inanıyor. Her zaman Bakü’nün yanında yer alan Ankara, Azerbaycan lehine bir antlaşma imzalanması için Bakü lehine bir duruş sergilemeye devam ediyor.