Savaşın Bir Diğer Nedeni de Gazze’nin Akdeniz’deki Doğalgaz Yatakları mı?
Gazze Açık Deniz Gaz Sahası Bu saha Gazze Şeridi kıyısından 30 km açıkta bulunan iki doğal gaz rezerv alanından oluşuyor. Gaza Marine One ve Gaza Marine Two olarak da bilinen bu gaz sahaları, 1999 yılında British Gas Grubuna doğal gaz sahaları için bölgeyi araştırmasına izin verdiğinde keşfedildi.
7 Ekim 2023 Cumartesi günü Hamas “El-Aksa Operasyonu” nu başlattı. Aynı gün, Netanyahu “savaşa hazır olma durumu” olarak adlandırdı ve savaş ilan etti.
“El-Aksa Operasyonu” “sürpriz bir saldırı” mıydı? Yoksa İsrail’in beklediği bir şeyler mi oldu?
“El-Aksa Operasyonu” özellikle Gazze üzerinde yeni askeri ve siyasi hedeflere ulaşmak için İsrail’in farkında olduğu ve özenle formüle edilmiş bir plan mıydı? Bu sorular sorulmaya devam edecek. Birçok uzman, Netanyahu’nun 7 Ekim 2023’de Gazze'ye karşı savaş ilanını 2008-2009 da Gazze'yi “Cast Operation” adı ile işgalinin devamı olarak görüyor.
Bu son savaşın temel hedefini, İsrail'in Savunma (IDF) güçleri tarafından Gazze'nin açıkça askeri işgali ve Filistinlilerin anavatanlarından sınır dışı edilmesi olarak değerlendiriyor. Hedeflerin belirlenmesinde Gazze açık deniz alanındaki Doğalgaz rezervlerinin ne kadar etkisinin olduğu da tartışılan konuların arasında yer alıyor. Doğu Akdeniz’de keşfedilen hidrokarbon rezervlerinin Doğu Akdeniz ile Orta Doğu’nun kaderlerini birleştirdiğini son kitabım olan Ateş ve Su’da (4) ele almıştım. Bu makalede gelişmekte olan İsrail işgalinin Gazze’in açık deniz doğalgaz sahası ile olan ilişkisini kronolojik açıdan ve sonuçları itibariyle inceledim.
Gazze Açık Deniz Gaz Sahası
Bu saha Gazze Şeridi kıyısından 30 km açıkta bulunan iki doğal gaz rezerv alanından oluşuyor. Gaza Marine One ve Gaza Marine Two olarak da bilinen bu gaz sahaları, 1999 yılında British Gas Grubuna doğal gaz sahaları için bölgeyi araştırmasına izin verdiğinde keşfedildi. Bu bölgede keşfedilen güvenilir gaz rezervinin yaklaşık 38 milyar m3 olduğu belirlendi. Uzmanlar bu doğal gazın Filistin’in 15 yıllık enerji ihtiyacını karşılayacağı gibi satışından gelir elde edilmesine de imkân tanıyacağını açıklamıştı.
2008-2009 Gazze Operasyonları
Aralık 2008'de İsrail kuvvetleri Gazze Şeridi'ni işgal ederken bu işgalin gerekçesini “kalıcı terörist faaliyetleri ve İsrailli sivillere yönelik Gazze Şeridi’nden gelen sürekli bir füze tehdidini ortadan kaldırmak olarak açıkladılar. Ancak bu operasyon Filistin’in Gazze şeridi açık denizindeki doğalgaz alanlarını da ilgilendiriyordu.
“Operasyon Cast LED” in ardından Tel Aviv, Doğu Akdeniz'deki Leviathan Doğal Gaz Alanının keşfini açıkladı.
Bu gaz alanı, Doğu Akdeniz’de yaklaşık 83.000 kilometrekareyi kapsayan ve Levantine Havzası içinde keşfedilen en verimli alandı. Bu alan 2009 yılında keşfedilen Tamar sahası ile birlikte ele alındığında İsrail’i ABD’li partnerleriyle birlikte (Noble Energy) tam bir enerji oyuncusu yapabilecek büyüklükteydi. (Global Research, December 30, 2013)
Ancak Gazze’ye ait gaz alanları da bu geniş Levant Gaz arama alanı içinde kalmaktaydı. Bu alanların da diğer alanlarla bütünleştirilmesi birçok açıdan İsrail’in yararına olacaktı.
Gazze Açıklarındaki Gaz Sahalarının Geliştirilmesi
Kasım 1999'da Filistin Otoritesi ile imzalanan 25 yıllık bir anlaşma ile British Gas (BG Grubu) ve ortağı, Atina merkezli ve Lübnanlılara ait Consolidated Contractors International Company (CCC) şirketine bu bölgede petrol ve gaz keşif hakları verilmişti. British Gas’ın lisansı, birkaç İsrail açık deniz gaz tesisine bitişik olan tüm Gazze Offshore Deniz Bölgesi'ni kapsamaktaydı. Gazze kıyı şeridindeki gaz rezervlerinin yüzde 60'ının Filistin'e ait olduğu kabul edilmekteydi. British Gas Grubu 2000 yılında Gazze Marine-1 ve Gazze Marine-2 adlı iki kuyu açmıştı. Bu rezervlerin yaklaşık 4 milyar dolar değerinde yaklaşık 38 milyar m3 olduğu tahmin edilmekteydi. Bunlar British Gas tarafından açıklanan rakamlar olup bazı kaynaklar Filistin gaz rezervlerinin çok daha büyük olabileceğini açıklamıştı.
5 Ocak 2001 tarihli Orta Doğu Ekonomik Digest’ta bu sözleşmenin gaz sahasının geliştirilmesi ve bir boru hattının inşasını kapsadığı yer aldı. 21 Ekim 2007 tarihli İsrail’in Haaretz gazetesindeki haberde de bu offshore gaz alanının geliştirilmesi haklarının sırasıyla İngiliz Şirketine (yüzde 60); Lübnanlı şirkete (yüzde 30); ve Filistin Otoritesinin Yatırım Fonuna (yüzde 10). Şeklinde olduğu yer alıyordu. Ancak 2015 yılındaki yeni bir anlaşma ile bu oranlar değişecekti.
Gazze açıklarındaki gaz alanları kime ait?
Yasal açıdan bu gaz rezervlerinin Filistin'e ait olduğu genel kabul görmekteydi. Ancak Yasser Arafat'ın ölümü, Gazze’de Hamas hükümetinin seçimi ve Filistin Otoritesinin güçsüzlüğü İsrail’in Gazze'nin açık deniz gaz rezervleri üzerinde fiili kontrol kurmasını sağladı.
British Gas Grubu, bu gaz sahası ile ilgili olarak Tel Aviv Hükümeti ile bağlantılı kurmuş ancak Hamas hükümetinin gaz alanları üzerindeki hakları bypass edilmişti.
Ariel Sharon'un 2001 yılında Başbakan olması Filistin Gazze’nin açık deniz gaz sahaları üzerindeki egemenliği konusunda olumsuz bir dönüm noktası oldu. Bu konu İsrail Yüksek Mahkemesi'nde tartışıldı. Ariel Sharon, Gazze'nin açık deniz gaz rezervlerinin İsrail'e ait olduğunu belirterek “İsrail'in asla Filistin'den gaz almayacağını” açıkladı.
The Independent’ın 19 Ağustos 2003 tarihli sayısında, “Ariel Sharon’un British Gas Grubunun İsrail'e Gazze’nin açık denizdeki kuyularından doğal gaz sağlamasına izin verecek ilk anlaşmayı veto ettiği” haberi yer aldı.
2006 yılında Gazze Şeridinde Hamas'ın seçim zaferi, Yönetimi Batı Şeria ile sınırlı hale gelen Mahmud Abbas'ın ve Filistin Otoritesinin elini çok zayıflattı.
2006 yılında British Gas “Gazı Mısır'a pompalamak için bir anlaşma imzalamaya çalışıyordu.” (Times, 23 Mayıs 2007). Ancak İngiltere Başbakanı Tony Blair, Mısır ile yapılacak olan bu anlaşmayı engellemek amacıyla bu konuya İsrail’in çıkarları için müdahale etti.
Ertesi yıl, Mayıs 2007'de İsrail kabinesi Başbakan Ehud Olmert'in “Filistin Otoritesinden gaz satın alma” önerisini onayladı. Önerilen bu sözleşme 4 milyar dolardı ve 2 milyar dolarlık karın bir milyar doları Filistin’e verilecekti. Ancak Tel Aviv’in bu geliri Filistin ile paylaşma niyeti yoktu. İsrail kabinesi tarafından hem Hamas hükümeti hem de Filistin otoritesi bypass edilerek British Gas grubuyla yeni bir anlaşma yapmak için yeni bir İsrail ekibi kuruldu:
“İsrail savunma yetkilileri Hamas’ın kontrolündeki hükümete nakit bir ödeme yapılmaması ve bu paranın Filistinlilere mal ve hizmet olarak ödenmesinde ısrar etti. Amaç aslında 1999 yılında Yasser Arafat yönetimi sırasında BG Grubu ile Filistin Otoritesi arasında imzalanan sözleşmeyi geçersiz kılmaktı.
BG Grubu ile yapılması önerilen 2007 anlaşması uyarınca, Gazze’nin Offshore kuyularından Filistin gazı, bir denizaltı boru hattı ile İsrail’in Ashkelon limanına yönlendirilecek ve böylece Filistin’in bu doğal gazın İsrail'e satışı üzerindeki kontrolü önlenmiş olacaktı.
Anlaşma düştü. Görüşmeler askıya alındı:
“Mossad şefi Meir Dagan, bu gelirlerin teröre fon sağlayacağı gerekçesiyle bu anlaşmaya karşı çıktı”. İsrail’in amacı, bu Doğal Gaz alanlarının Royalty haklarının Filistin’e ödenmesini engellemekti. Aralık 2007'de BG Grubu İsrail ile müzakerelerden çekildi ve Ocak 2008'de İsrail'deki ofisini kapattı.
Masadaki Gazze’yi istila planı
İsrail askeri kaynaklarına göre Gazze Şeridi'nin istila planı Haziran 2008'de uygulamaya konuldu.
“Savunma Bakanı Ehud Barak'ın İsrail Savunma Kuvvetlerine altı ay önce operasyona hazırlanma talimatı verdiği ileri sürüldü (Haaretz, 27 Aralık 2008). Aynı ay, İsrail yetkilileri Gazze'nin doğal gazının satın alınmasına ilişkin müzakerelere devam etmek amacıyla BG grubu ile temasa geçti. British Gas (BG) Grubu ile müzakereleri hızlandırma kararı, Haziran ayında başlatılan Gazze'nin istilasının planlanmasıyla kronolojik olarak çakıştı. Görünüşe göre İsrail, halihazırda ileri bir planlama aşamasında olan işgalden önce BG grubuyla bir anlaşmaya varmak konusunda endişeliydi.
Dahası, BG grubu ile yapılan bu görüşmeler, Ehud Olmert hükümeti tarafından askeri bir işgalin masada olduğu bilgisiyle gerçekleştirildi. BG Grubu ve İsrailli yetkilileri arasındaki görüşmeler, 27 Aralık'taki bombalamaların başlamasından 2-3 ay önce, Ekim 2008'de devam ediyordu. İsrail Hükümeti o dönemde de Gazze Şeridi için yeni bir “savaş sonrası” siyasi-bölgesel düzenleme düşünmekteydi.
Kasım 2008'de, İsrail Maliye Bakanlığı ve Ulusal Altyapılar Bakanlığı, İsrail Elektrik Şirketi'ne (IEC) BG'nin Gazze'deki açık deniz imtiyazından doğal gaz satın alması için BG Grubu ile görüşmelere başlaması konusunda talimat vermişti. (Globes, 13 Kasım 2008). Görüşmeler devam etti ancak ilerleme sağlanamadı.
İsrail 2011'de Gazzeye bir operasyon daha gerçekleştirdi. Gazze Deniz Gaz Sahası 1999'da keşfedilmesine rağmen aradan geçen bu on iki yıl boyunca gaz hala çıkartılamamıştı. İsrail Filistinlilere ait doğalgaz sahalarının geliştirilmesini ve Filistin’in enerji güvenliğinin sağlanmasını sürekli olarak engelliyordu.
2014 yılında İsrail Hamas’a karşı beşinci Gazze operasyonunu gerçekleştirdi.
2015'in başlarında Gazze Deniz Gaz Sahası, keşfedilmesinden on altı yıl sonra da hâlâ geliştirilmemişti. 2015 ortalarında Filistin Yönetimi, Gazze Deniz Gaz Sahasını geliştirmek için British Gas ile müzakerelere yeniden başladı ve şirkete verdiği münhasır hakları iptal etti. Filistin Yatırım Fonu gaz sahalarındaki hissesini yüzde 10’dan yüzde 17,5'e çıkardı. Consolidated Contracting Company gaz sahalarında %27,5 hisseye sahipti. 2016 yılının Nisan ayında Shell, British Gas'ın Gazze gaz sahalarında sahip olduğu %55 hisseyi devralarak British Gas'ı satın aldı.
Bir diğer deyişle İsrail’in Gazze deniz sahasındaki gazın geliştirilmesine müsaade etmemesi ve engel çıkarması üzerine British Gas sahadaki hissesini 2016’da Shell’e satmıştı. Daha sonra, Shell de Filistin ve İsrail hükümetleri arasında sahanın kullanımı konusundaki belirsizlik ve sahanın geliştirilmesi konusunda netlik bulunmamasından dolayı 2017’de konsorsiyumdan çıkma talebini Filistin tarafına iletmişti.
Shell'in 2018 yılında sahadaki hissesinden vazgeçmesinden bu yana Filistin Yatırım Fonu, hisseleri devralacak yeni bir yabancı grup arayışına girmiş ve 2021 yılında Mısır'ın devlete ait gaz şirketi EGAS ile görüşmelere başlamıştı.
Bu dönemde İsrailli yetkililer, Hamas'ın 2014/2015'ten bu yana elinde tuttuğu iki İsrailli sivili ve iki İsrail Savunma Kuvvetleri askerinin cesetlerini iade etmesi konusunda bir ilerleme kaydedilene kadar hükümetin gaz sahasının gelişimini engelleyeceğini açıkladı
Şubat 2021'de hem Mısır hem de Filistin Yönetimi (PA), Gazze Şeridi açıklarındaki Gazze Deniz sahasının geliştirilmesine ilişkin bir mutabakat zaptı imzaladı. Mutabakata göre Mısır Doğal Gaz Holding Şirketi (EGAS), Akdeniz'den doğal gazı çıkarıp Filistin bölgelerine nakletmeye yönelik bir anlaşma üzerinde Filistin Yönetimi ile birlikte çalışacaktı. Ancak bu anlaşmada İsrail tarafı olmadığı için ilerleme kaydedilemedi.
Mısır’ın İsrail’in Gazze doğalgazı üzerine koyduğu 21 yıllık ambargoyu kırıp Filistin’e yardım için üstlenmeye çalıştığı barışçıl rol de işe yaramadı.
Ancak 16 Haziran 2023 tarihinde yani bundan 4 ay önce İsrail hükümeti yaptığı açıklamada, Gazze Marine açık deniz gaz sahasını geliştirmek için ilgili bakanlıklarına Mısır ve Filistin Yönetimi (PA) ile işbirliği yapmaları için ön onay verdiğini duyurdu.
Bazı uzmanlar bu gelişmeyi şöyle yorumladı. “Bunlar, Filistinlilere uzun vadeli ekonomik destek sağlayabilecek ve bölgesel normalleşmenin genişletilmesi olasılığını artırabilecek türden büyük projeler. Ancak Mısır'ın tüm taraflara hatırlatması gerektiği gibi, projenin başarısı İran destekli Gazze merkezli teröristlerin eylemlerine bağlı olacak."
Ancak bu duyuru da daha önceki açıklamalar gibi hiçbir sonuç oluşturmadan başlayan savaş nedeniyle yürürlükten kalktı.
Gazze ve Enerji Jeopolitiği
Gazze'nin işgali, diğer askeri ve siyasi amaçlarının yanı sıra İsrail’in bu bölgedeki gaz alanlarını tam kontrol altına alma amacına da yöneliktir.
İsrail’in Gazze şeridinde askeri ve siyasi hedefleri tam olarak ortaya çıkmamış olsa bile bu gelişmeler sadece Gazze şeridinin değil tüm Filistin’e ait doğal gaz rezervleriyle ilgili bazı sonuçlar da doğuracaktır.
İsrail başlattığı bu savaşın sonunda Gazze Şeridinde yeni bir bölgesel idari düzenlemeye gidebilir. Ayrıca eline geçen bu fırsatı kullanarak tüm Gazze sahil şeridini askeri kontrol altına da alabilir. Dolayısıyla Gazze’nin açık deniz alanlarındaki egemenliğini sonlandırıp Filistin gaz sahalarına el koyup bu rezervleri kendi gaz alanları ile birleştirebilir.
Bu bölgede yer alan açık deniz tesisleri, Kızıl Deniz'de bir petrol boru hattı terminali olan Eilat limanına ve Aşkelon ve Hayfa limanları üzerinden Türkiye ile görüşmeleri yapılacak olan İsrail'in enerji taşımacılığı koridoruna bağlantılıdır. Burada öngörülen şey, İsrail'in Trans-İsrail Eilat-Ashkelon boru hattını Ceyhan Terminali üzerinden Bakü Tiflis Ceyhan (BTC) boru hattına bağlamaktır.
Sonuç ve Değerlendirme
2006 yılında Hamas’ın Gazze’de seçimle yönetime gelmesinden sonra 2007 yılından itibaren, İsrail tarafından Gazze ablukaları sıkılaşmış ve 5 kez tekrarlanan askeri operasyonlar başlatılmıştı. Bu dönemde Gazze Şeridine siyasi tecrit artmış ve böylelikle Gazze sahilindeki doğalgazın üretimi ve Filistin’in bundan yararlanması engellenmiştir. Ayrıca bu süreçte Filistin’in doğalgaz üzerindeki egemenlik hakkı da tartışmalı hale getirilmiştir.
İsrail 1999 yılında gazın keşfinden bu yana izlediği politika ile Filistin’in Gazze açık denizindeki doğal gaz haklarından yararlanmasını zamana yayarak önlemiştir. Ancak Filistinliler bu haklarını gündemde tutmak için Doğu Akdeniz Gaz Forumu gibi çeşitli uluslararası etkinliklere katılmış ve eylemler yapmıştır. Son olarak 2022 yılının Eylül ayında Gazze Limanında düzenlenen etkinlikte doğalgaz haklarının gasp edilmesi protesto edilmişti.
Son 24 yılda Filistin tarafının gösterdiği çabalar Filistin-Gazze açık denizindeki kendilerine ait doğalgazın geliştirilmesi için yeterli olmamıştır. Bir diğer deyişle İsrail, özellikle Gazze şeridinde Hamas’ın yönetime geçmesinden sonra Gazze açık deniz doğalgaz yataklarının geliştirilmesine olumlu bakmamıştır. Bu konuda sonuç alınmasını birçok şarta bağlamış, zamana yaymış ve Gazze şeridindeki enerji ve dolayısıyla su ablukasının devamını sağlamıştır.
Gazze’nin açık denizi gaz sahasındaki doğal gaz ekonomik olarak İsrail’in mutlaka sahip olmak isteyeceği kadar büyük bir rezerv değildir. Ancak İsrail’in buradaki karşı duruşu esas olarak Gazze üzerinde uyguladığı ambargo ile bölgenin su ve enerji konusundaki kendisine olan bağımlılığın azalmasını önlemeye yönelik bir karşı duruş olmuştur. Bu da Filistin’in uluslararası hakkı olan doğalgazdan mahrum bırakmış ve su ve enerji konusunda Katar’dan gelecek olan yardıma ve sefalete mahkûm etmiştir.
Gazze açık denizindeki doğalgazın çeyrek asra yakın bir süredir geliştirilmesinin engellenmesi İsrail’in Filistin’i tecrit ve kontrol politikasının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü Gazze Şeridi İsrail’in kendisine temin ettiği su dışındaki suyu kendi yeraltı suyu ve deniz suyu arıtma tesislerinden sağlamaktadır. Bu iki su kaynağı da enerjiye ihtiyaç duyuyor. Enerjiyi kontrol eden ve kısıtlayan İsrail bu durumda su teminini de kısıtlamış oluyor.
Bu nedenle İsrail’in Gazze şeridinin işgaline yönelik bir karar alınırsa ki kısmen de olsa bu işgal operasyonu başlayacaktır, Bu durumda Gazze’nin bu doğalgaz rezervini ele geçirip ekonomik fayda sağlamaktan daha çok Filistin’i bu gazın faydalarından mahrum etmek gibi stratejik bir amaç taşımakta olduğu söylenebilir. Bu durum aynı zamanda, İsrail’in birçok alanda yaptığı gibi Filistin’i uluslararası hukuka dayalı hakları olmayan veya bunları elde etmekten uzak güçsüz bir yönetim konumuna mahkûm etmesi olarak da değerlendirilebilir. Şimdi sorulması gereken güncel soru Filistinlilerin Gazze vadisine veya güneydeki bir başka bölgeye toplanması sonrasında su ve enerji sorunlarının bitip bitmeyeceğidir. Bu sorunun ve yıllardır yaşanan sefaletin artarak süreceği görülmektedir.
Aslında bölgenin geleceği ile ilgili ister ekonomik ister stratejik açıdan ne söylenirse söylensin Gazze şeridinin ve bölgenin geleceği için kartların yeniden karılacağı ve bölgenin güvenlik mimarisinin yeniden oluşturulacağı açık olarak görülmektedir. Bu kartların yeniden karılacağı süreçte su ve enerji kaynakları ile bunların kontrolü dış pazarlara iletim yollarının denetimi yine çok önemli bir rol oynayacaktır.
Kaynaklar
[1] Michel Chossudovsky, Global Research, October 8, 2023
[2] Gaza Marine https://www.massader.ps/en/project/1518343423
[3] Israel Green-Lights Gaza Offshore Gas Development June 18 2023. https://www.fdd.org/analysis/2023/06/18/israel-green-lights-gaza-offshore-gas-development/
[4] Yıldız Dursun 2017 Kuzey Irak’tan Kıbrıs’a Ateş ve Su. Yeni Ortadoğu Akdeniz. Bizim Kitaplar. İstanbul 2017.